Yapay Zeka ve Etik: Eyaletlerin Düzenleme Yetkilerinin Engellenme Çabası

Alper Kerpiççi

5/17/20253 min read

ABD'de yapay zeka regülasyonu alanında kritik bir gelişme yaşanıyor. Bütçe Uzlaşma Tasarısı'nda (Budget Reconciliation Bill) yer alan bir düzenleme, eyaletlerin 10 yıl boyunca YZ sistemlerini düzenlemesini yasaklamayı öngörüyor. Teknoloji şirketlerinin işlerini kolaylaştırmak amacıyla hazırlanan bu hamle, etik denetimleri zayıflatma, gücü tek merkezde toplama ve tüketici haklarını riske atma tehlikeleri barındırıyor. Kasım 2022'de ChatGPT'nin yayınlanmasıyla hız kazanan yapay zeka devrimi ve bu teknolojinin günlük yaşamımızdaki etkileri düşünüldüğünde, 10 yıllık bir regülasyon yetkisinin tek merkezde toplanmasının ne kadar riskli ve anti-demokratik olduğu açıkça görülüyor.

Hepimizi ilgilendiren bu konunun bu tasarı altında görüşülmesinin önemli bir nedeni var. Çünkü Budget Reconciliation Bill tasarısında, diğer yasalar gibi onaylanmak için 60 senatorün oyuna ihtiyaç duyulmuyor. Bu yüzden tasarı içerisinde birçok farklı konu mevcut. Bu açıdan bizdeki "Torba Yasa" mantığı ile benzerlik kurulabilir.

Son yıllarda birçok eyalet, yapay zekanın riskli kullanımlarına karşı önemli adımlar attı: Teknoloji şirketlerinin bulunduğu California, deepfake ve sentetik medyanın kötüye kullanımını suç saydı, Michigan, seçimlerde YZ manipülasyonunu engelleyen yasalar çıkardı, New York sağlık alanında yapay zekanın doktor kararlarının yerine geçmesini sınırlandıran düzenlemeler getirdi. Eyalet bazlı bu girişimler, yapay zeka etiği açısından önemli. Ancak yeni yasa tasarısı, bu çabaları geçersiz kılma potansiyeli taşıyor.

YZ sistemleri, eğitim verilerindeki önyargılar nedeniyle ayrımcılığa yol açıyor. Eyaletlerin bu tür sorunlara müdahale yetkisinin elinden alınması, adaletsiz uygulamaların önünü açabilir. Özellikle sentetik medya teknolojisinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan riskler manipulasyon, sahte haber üretimi gibi konular seçim güvenliğini tehdit ederken, eyaletlerin düzenleme yapamaması demokratik süreçleri zayıflatabilir. Sağlık sektöründe ise YZ'nin hasta verilerini işlemesi mahremiyet endişelerini artırıyor. Eyaletlerin bu konuda önlem alamaması, kişisel verilerin kötüye kullanılma riskini önemli ölçüde arttırabilir.

Cumhuriyetçilerin öncülük ettiği tasarının savunucuları, "ulusal çapta bir yapay zeka politikası" oluşturma gerekliliğini öne sürüyor. Ancak gerçek durum farklı bir tablo çiziyor. Kongre'nin şu ana kadar YZ konusunda kapsamlı bir federal yasa çıkarmamış olması, eyaletlerin düzenleme yapmasını engellemenin büyük bir boşluk yaratacağını gösteriyor. Bu hamlenin büyük teknoloji şirketlerinin lobi faaliyetlerinin bir sonucu olduğu görülüyor. Yapay zeka devleri, eyalet düzeyindeki sıkı denetimlerden kurtulup federal düzeyde daha esnek kuralların geçmesini sağlamaya çalışıyor.

Yapay zeka doğru kullanıldığında insanlık için büyük fırsatlar sunuyor. Ancak bu gücün demokratik değerlerle uyum içinde gelişmesi için çoğulcu bir yaklaşım şart. Eyaletlerin düzenleme yapma hakkını elinden almak, teknoloji şirketlerinin çıkarlarına hizmet ederken, kullanıcıları teknolojinin olumsuz etkilerine karşı savunmasız bırakabilir.

Teknoloji politikalarının toplum çıkarlarını gözetmesi gerektiği bu dönemde, son 15 yılda sosyal medya platformlarının hayatlarımızdaki etkisine bakılınca, regülasyon konusunda ne kadar başarılı olduğumuzu sorgulatıyor. Yapay zeka düzenlemeleri konusunda farklı kurumların inisiyatif almasını engellemek, demokratik süreçlerin zayıflamasına sebep olacaktır.

Illustration by Cath Virginia / The Verge | Photos from Getty Images